25 Temmuz 2014 Cuma

İnternetin Görünmeyen Gizli Yüzü DEEPWEB


Şimdi sizlere şu saatlerimizi geçirdiğimiz ve başından kalkamadığımız adeta bizi bağımlı yapan internetin görünmeyen gizli ve tehlikeli olan diğer yüzlerinden bahsedeceğim.

İnternetin Katmanları
Derinlere inmek için önce internetin katmanlarını tanımak gerekli.
0. Seviye Internet
Bildiğimiz internet ve içindeki her işe yarar/yaramaz bilgi.
1.Seviye Internet
Namı diğer, Surface Web (Yüzey Ağı). Internetle vasatın üstünde haşır neşir olan insanların bulabildiği, kullandığı bilgi ve servisler. Örnek olarak hostingler, kullan-at e-posta servisleri, üniversite ağları vb. diyebiliriz.
2.Seviye Internet
Namı diğer, Bergie Web (Bergie Ağı). Eğer ftp server kullanmayı biliyorsanız kilitlenmiş Google sonuçlarına ulaşabiliyorsanız, 4chan’dan Freehive’den RSC’den haberiniz varsa siz aynı zamanda bir Bergie Ağı kullanıcısısınız. Bergie ağı DNS üzerinde döner ve buradaki websiteleri hala indexlenmiştir.
3.Seviye Internet
Namı diğer, Deep Web. Deep Web, Anonim Ağları bilen, proxy kullanmaya alışkın, tor gibi servislerden haberdar kullanıcılar için. Genellikle ulaşılması zor ve gizli kısımlara işaret eder. Bunu ve Charter Web’i uzun uzun anlatacağım için burada kısa keseceğim.
4.Seviye Internet
Namı diğer, Charter Web (Charter Ağı). Deep Web’in devamı niteliğinde, artık buraya DarkNet diyebiliriz çünkü websitelerinin DNS kullanmadığı bir evrede. Deep Web ve Charter Web’de bol bol illegal içerik ve hizmeti bulabilirsiniz.
5.Seviye Internet
Namı diğer, Marianas Web (Mariana Ağı). Adını dünya üstündeki en derin çukurdan almıştır, sadece adı konmuş bir efsane gibi. Ne olduğu hakkında pek bilgim yok.

DNS ve Proxy
Gelelim DNS’i ve proxy’i tanımaya…
DNS: Özet geçeyim, sıkmasın. Domain Name System’ın (Alan Adı Sistemi) kısaltmasıdır. Adres çubuğuna bir websitesinin adını yazdığımızda o siteyi görüntüleyebilmemizden sorumlu temel servistir. DNS’te, internet ağına dahil olan her makinenin bir IPsi olması gerekir. Örneğin adres çubuğuna google.com yazdığımızda, biz bu sistemde artık bir IP olarak var oluruz ve google.com’a karşılık gelen IP ile aramızda iletişim kurulur.
Proxy: Bir kapıdır, adı itibariyle elçi, vekil anlamına gelir. Bizdeki IP’nin değişik görünmesini sağlar. Üç temel çeşidi vardır, transparan proxy, anonim proxy ve elit proxy.

TOR
Tor’u tanıyalım:
Tor, aslında The Onion Router’ın kısaltması. Client’ını ücretsiz olarak burdan indirebiliyoruz. Onion Routing şöyle bir şey, İstanbul’dan Ankara’ya gidip dönmek istiyorsunuz diyelim, otobüs önce Konya’ya gidiyor, ordan Bolu’ya geçiyor, Bolu’dan Kütahya’ya gidip en son Ankara’ya ulaşıyor, sonra da benzer bir güzergahla geri dönüyor. Bu ara şehirlerdeki otogarların her biri bir Onion Router (OR). Her bir OR arasında bilgi şifreli ilerlediğinden ve her bir OR rastgele atandığından, bir bilginin elde edilmesi ve trafiğin tamamen çözülebilmesi ancak olası bütün OR’ların kontrol altına alınmış olmasıyla mümkün.
Tor ile Bağlanmak
Tor kullanarak bir websitesine bağlanmak istiyorsak, daha once bahsedilen pseudo-top level domainlerden .onion’ı kullanmamız gerekecek. Websitelerinin IPsi ve alışkın olduğumuz gibi isimleri yok, .onion domain’inde siteler 16 alfa numerik karakter.onion şeklinde isimlendiriliyorlar. Bu sitelere, isimlerini Tor browsera yazarak ulaşabiliyoruz. Eğer Tor browser kullanmak istemiyorsak, ki aslında istemeliyiz, World Wide Web’i Tor’a bağlayan proxyler de mevcut. Örnek olarak onion.to’yu ve tor2web.org’u verelim. Fakat bunların güvenliğinin Tor ile kıyaslanması tamamen farklı bir makalenin konusu olacaktır.
Daha önceden bahsedildiği gibi, Deep Web’de siteler indexlenmiyor. O yüzden burda yolumuzu tamamen eski tarzda buluyoruz. Hatırlayalım, bırakın Google’ı, Yahoo Search’ü, AltaVista’nın hatta ve hatta Cetinia Blog’un bile olmadığı zamanlar vardı. Radyodan, televizyondan ya da arkadaşımızdan bir sitenin ismini duyduysak ancak o şekilde adres çubuğuna yazıp girebiliyorduk. Tor’da sitelerin isimleri de sıkça değiştiği için sitenin .onion adını bilmek bile bazen bir işe yaramayabilir. Bu durumda yine başvurabileceğimiz birkaç servis var, sağlam bir tanesinin adı HiddenWiki. Bildiğimiz Wikipedia’nın underground versiyonu. Buradan birçok sitenin güncel adresine ulaşabiliriz, elbette hepsine değil. Gerisi içinse aramanın gücüne inanmak ve çevre edinmek gerekiyor. Girdim bir yerlere deyip de “Bu muydu, sıkıldım ben.” diyorsanız, ya kendi halinde, legal bir karakteriniz var ya da Google’a alışkın olduğunuz için ilginizi çeken sitelere ulaşmakta güçlük çekiyorsunuz.

Deep Web’in İçeriği ve SSS
Deep Web’de ne bulacağım?
Illegal ne istiyorsanız Deep Web’de bir karşılığı var. Bilişimciler; virus, solucan satın alabileceği ya da yazdırabileceği kaynaklar, kendileri yazmak isterlerse nasıl yapılacağına ilişkin inanılmaz sayıda döküman bulabilirler. Havai fişekten patlayıcıya geniş bir how-to arşivi var, evinizi patlatabilirsiniz. Silah satın alabilir, sahte pasaport düzenletebilir, kendinize bir FBI kimliği yaptırabilirsiniz. Uç noktalarda, parası karşılığında birini öldürtebilirsiniz. Çocuk pornosu, snuff izleyebilir, yasaklanmış yayınları satın alabilirsiniz. Evinize uyuşturucu sipariş edebilirsiniz. Bir hacker kiralayabilir, dedektifçilik oynayabilirsiniz. Borsa spekülasyonlarını ilk elden dinleyebilirsiniz. Yayınlanmamış WikiLeaks belgelerine bakınabilir, Oslo görüşmelerini okuyup sövebilirsiniz. Deep Web, sizin ilginize ve bulabilme yeteneğinize kalmış bir derin dünya.
Satın almak dedin?
En baştan beri gizlilik diyoruz, ödemeyi elbette kredi kartımızla yapmıyoruz. Bitcoin denen bir şey var, Deep Web’in para birimi. Paramızı bitcoin’e çevirip alım satım işlemlerimizi bu döviz üzerinden yapıyoruz. Bitcoin de gerçek bir para birimi gibi, değeri düşüp artan bir şey. Güvenilirliğini sağlayan şey, Tor ile ilişkili olmanın yanısıra, merkezi bir para döngüsüne sahip olmaması. Bu arada, aynı gerçek hayattaki döviz gibi bitcoin alıp satarak zengin de olmaya çalışabilirsiniz.

22 Temmuz 2014 Salı

Küçük Kızlarımız için Askılı Elbise Modeli

 Bugün kız çocuklarımız için askılı bir elbise dikeceğiz. 

Bunun için gerekli olan malzemelerimiz ;

  •  Kalın bir penye
  •  Önceden hazır olan kalıp
  •  Cetvel 
  •  Askı ipi
  •  Mezura
  •  Tekstil kalemi veya tükenmez kalem
  •  Dikiş makinesi
  • Kurdele


 İkiye katladığımız kumaşın üstüne yine ikiye katladığımız kalıbı koyuyoruz. Çok az dikiş ayağı kalacak kadar pay bırakıp kesmeye başlayalım.
Sadece kumaşın üzerinde kol kısımları ve aşağı doğru hafif çan gelen bir şekil var. Bu şekli daha uzun veya daha dar hale getirebilirsiniz. Yaka kısmında ise sadece düz bir kesik var bunun dışında kumaşımızda başka bir şey yok. Dikişe yeni başlayanlar bu modeli rahatlıkla yapabileceklerdir.


Şimdi makinayla kesilmiş kenarları birleştirelim. Kenarların dikişini bitirdikten sonra etek kısmının düz olduğunu tespit edelim ve dikmeye başlayalım. Kumaş kalın olduğu için tek kat bastırabiliriz.
 Koltuk altını temizlemeye geçelim. Aynı etek kısmını yaptığımız gibi içine doğru bir kez kıvırıp dikelim.
Yakayı aynı tayt dikecekmiş gibi kıvıralım ve üstünden dikiş dikelim.
 Yakaya yaptığımız körüklerden kurdeleyi geçirelim,isterseniz kumaşın kendi parçalarından da yapabilirsiniz.Dilerseniz biraz büzüştürebilirsiniz.
  Elimizdeki kalplerle elbisemizi süsleyelim. Dilerseniz bir sürü simetrik şekillerle de elbiseye ayrı bir tarz getirebilirsiniz.
  Kız çocuğuna elbise dikerken dikkat etmemiz gereken en önemli nokta kumaşın %100 pamuklu ve terletmeyen kumaştan olmasıdır. Naylon ve polyester içerikli kumaşlardan uzak durmak gerekir bu tür kumaşlar çocuğumuzu rahatsız eder.
Daha canlı ve mevsim renklerine uygun renk seçimleri yapmamız daha çok görsellik katar.

18 Temmuz 2014 Cuma

Güneşten Sonra Bozulan Cilde Mi Sahipsiniz,O Zaman Okuyun !

  Güneşten Sonra Kuruyan Cildi Nemlendirme
   Güneş sonrasında eğer cildimizde bir kuruluk varsa eğer güneş onu daha da kurutacaktır. Güneş sonrası cildimizi nemlendirmek istiyorsak eğer mutlaka bir duş almalıyız.Duştan sonra da hafiften peeling yapabiliriz ama peeling yapmıyorsak banyodan çıkmadan önce doğal maskeler yapabiliriz. Örneğin;kayısı,şeftali ve salatalık maskeleri yapabiliriz.
  Eğer maskeyi kabul etmiyorsak banyodan sonra cildi temizleme sütüyle temizledikten sonra bildiğimiz içerisinde katkı maddesi olmayan saf gül suyunu buzdolabında soğuttuktan sonra onu bir kaç defa cildimize sürebiliriz. Ve bu şekilde cildimize kendi rengi ve nemini verebiliriz. Çünkü içerisinde alkol intiva eden ürünler yoktur.
Cildimize direkt hücreyi yenilediği için nemde kazandıracağından güvendiğimiz markaların buğday tohum yağını ya da badem yağını kullanabiliriz.
Badem yağı K vitamini içerdiği için göz altı morluklarına da iyi gelir ve cilde de yumuşaklık verirken hücreleri yeniler.
Bir yağ daha kullanabiliriz bu da Melisa Yağı hem cildin hassasiyetini giderecek ve cildimize nem vererek kuruluğunu giderecektir.

Güneş Sonrası Kararan Ciltler
 Cildimiz tahriş olduysa ve ya çok güneşte kalıp bronz bir tenimiz olduysa hem cildimizi rahatlatmak adına ve cildimizde ki  o kızarıklıkları en aza indirmek için nem ağırlıklı maskeler yapabiliriz.

 Ama öncelikle çay ağacı yağı ile kızarıklığı varsa ağrıyı da en aza indirebiliriz.Çay ağacı yaprağının dışında ada çayını demleyip buzdolabında soğuttuktan sonra,güneşten kızaran cildimize sürebiliriz.Ada çayı ciltteki ödemi,tahrişleri tedavi eder ve kızarıklara çok iyi gelmektedir.
  Bu kızarıklar güneş yağı derecesinde acı verici yanıklar ise Kantaron yağını sürebilirsiniz. Kantaron yağı cilde nem vererek tedavi eder. Gül suyunu da buzdolabında beklettikten sonra cildimize uygulayabiliriz. 
Gül suyu tamamen hücreleri yeniler ve nem verir.

Güneş Sonrası Cilt Bakımı Nasıl Olmalıdır?
Güneş sonrasında ki cilt bakımı genelde nem destekli olmalıdır. Çünkü aşırı güneşe mazur kalmak cildimizi kurutur.Güneşin cilt üzerindeki olumsuz etkileri halk arasında ön plana çıksa da aslında cilt için en iyi D vitamini güneşten gelir. Güneşten 10-15 dk yararlanıldığında güneş ışınları cilde bir pembelik kazandırır ve hücre yenilenmeleri hız kazanır. Fakat çok fazla güneşlenildiği zaman, cildin nemlendirilmesi gerekir. 
Güneş ışınları cildi çok fazla kurutur ve nemsiz bırakır. Doğal bronzlaştırıcı ürünlerle güneşleniyorsak, güneş sonrası temizleme sütü veya jeli ile cildi temizlememiz gerekir. 
Güneş sonrasında çeşitli ürün ve kremler yoluyla cildimizi nemlendirebileceğimiz gibi yediğimiz meyvelerle de cildimizi nemlendirebiliriz. 
Doğal aromatik yağlarla da cildimizin nem dengesini kurabiliriz.

15 Temmuz 2014 Salı

Çocuklar Ve Oyuncak İlişkisi Hakkında Neler Biliyoruz ?

Çocuklara hangi dönemden itibaren oyuncak alınabilir?

Çocuklara aslında doğum öncesinden itibaren oyuncak alınmaya başlanmalıdır. Bu ne demek? ; Çocuk anne karnında son araştırmalara göre 3-4 aylıktan itibaren dışarıda olan olayları algılamaya yavaş yavaş sesleri duymaya annesinin yaşadıklarını hissetmeye başlar.
 Oyuncak dediğimiz malzeme materyal veya olgu sadece bildiğimiz arabalar, bebekler, legolar veya puzzlelar değil çocuğu uyaran,çocuğun bedensel-fiziksel gelişimine yardımcı olacak ve sosyal-psikolojik gelişimini destekleyecek her şeydir aslında. Bu sebeple anne karnından itibaren özellikle doğum yaklaşırken çocuğa dışarıdan ses veren uyaran veya hikaye şeklinde annenin okumasını sağlayan materyaller kitaplar oyuncak kapsamı içine alınabilir.
 Doğduktan itibaren çocuğun aslında çevreye karşı çokta dikkatli olmadığını düşündüğümüz zamandan itibaren çocuğun yatağının çevresine özellikle hareketli objeler, bu objelerin illa ki planlanan satın alınan pahalı oyuncaklardan olması gerekmez. Bunlar; ses çıkaran, hareket eden, renkli ve dönen her türlü materyal olabilir.
 Yavaş yavaş bu oyuncaklar biraz daha somut biraz daha amaçlı hale dönüştürülebilir. Çünkü çocuğun en hızlı zihinsel gelişimin oluştuğu dönem 0-2 yaş dönemidir. Bunun için çocuk doğduktan en geç 2-3 ay sonra canlı renkli masal kitapları okumak, 3D veya hareketli oyuncakları,resimleri göstermek, çocukla konuşmak hatta çocuğun tepki verip vermemesine bakılmadan bütün bunları yapmak çocuğun hem zihinsel hem bedensel gelişimi için oldukça önemlidir. Dolasıyla çocuk doğduktan itibaren oyuncak veya oyuncak yerini tutacak materyalleri sunmaya önem vermek gerekir.


Çocuğun cinsiyetine göre oyuncak seçimi nasıl olmalı?

Çocuklarda özellikle küçük yaştan itibaren 0-3 yaş arasında cinsiyete dair çizgiler,belirtiler çok fazla ön planda değildir.Yani davranışlar cinsiyete göre pek farklılık göstermezler. Yani çocuklara her iki cinsiyetinde tipik olarak oynayabileceği varsaydığımız oyuncaklar sunulmalıdır.Yani bir kız çocuğunun etrafında erkek arkadaşlarında akrabalarında göreceği arabalar, toplar, yapı-inşaat oyuncakları sunulurken erkek çocuğa da çevresinde görebileceği evcilik oyuncakları,bebekler,mutfak oyuncakları sunulmalıdır. Çocuk hangi oyuncaklarla oynayacağı hakkında üstüne düşülmemeli zaten zamanla ilgisini daha çok çekecek tipe yöneleceklerdir. 
Çocuğun özgür bir şekilde oyun oynaması için uygun ortam sağlanması çok önemlidir.

14 Temmuz 2014 Pazartesi

Kıymalı Patates Dolması için Malzeme Seçimi ve Yapımı


Kıymalı patates dolması malzemeleri
- 3 adet patates
- 250 gr dana kıyma
- 1 adet doğranmış kırmızı biber
- 1 adet doğranmış soğan
- 1 adet kırmızı biber
- 1 yemek kaşığı domates salçası
- 2 diş sarımsak
- Tuz, karabiber
- Kızartma için ay çiçek yağı
- Süsleme için kaşar peyniri
- Salçalı sos için domates ve biber salçası

**Kıymalı patates dolması  için malzeme seçimi ve kullanımında dikkat edilmesi gerekenleri şöyle sıralayabiliriz:
- Damak zevkinize uygun baharatlar kulanın. İsterseniz kıymalı harcınızda sarımsak kullanmayabilirsiniz.
- Yemeğin yapım aşamasında, patateslerin ağzının yukarı bakacak şekilde fırın tepsisine dizeceğiniz için, seçtiğiniz patateslerin eşit boylarda ve ikiye kesildiğinde, düz duracak şekilde olmasına dikkat edin.
- Yemeği fırınlarken kullanacağınız fırın tepsisinin orta büyüklükte - derinlikte olması, dolmaların dik durmasına yardımcı olur ve hazırlayacağınız salçalı sosun dolmalara daha rahat nüfuz etmesini sağlar.


Yapılışı 
Önce patatesleri soymakla işe başlayalım.Soyduktan sonra iyice yıkayalım ve ortadan keselim.Oyma aparatıyla patatesimizin ortasını oyalım. Oyduğumuz patateslerin iç harcını yaparken kararmaması için suda bekletelim.
    
    İç Harcı İçin :
    Ocağımızın altını yakıp tavamıza biraz sıvı yağ ekleyelim. Daha sonra önceden doğranmış kırmızı biber ve soğanı ekleyelim ve yumuşayıncaya kadar kavuralım.Kavrulduktan sonra kıymayı ekleyelim ve kıymada iyice suyunu çekip kendini salana kadar karıştırmaya devam edelim.
Kıymamız soğan ve biberle iyice kavrulduktan sonra domates salçasını,tuz ve karabiberini de ekleyelim. Harmanladıktan sonra isteğe göre sarımsak doğrayabilirsiniz. Biraz daha harmanladıktan sonra iç harcımızı hazırlanmış oluyoruz. Harcımızı soğumaya bırakalım ve bizde patatesleri kızartmaya başlayalım. 
Suda olan patateslerin suyunu kağıt bir peçeteyle yağda sıçramaması için alalım. Patatesleri önlü arkalı kızarttıktan sonra fazla yağlarının alınması için kağıt havlu koyulmuş bir tabağa alalım.


Harcımız soğudu ,patateslerimiz kızardı. Artık harcımızla patatesimizi buluşturabiliriz.  :)
Eğer patateslerimiz düz durmazsa altından biraz kesip tepside düz durmasını sağlayabilirsiniz. Salçalı sosumuzu fırın tepsimize patateslerimizinde içine gelecek şekilde koyalım.



Önceden ısınmış 180 derecede ki  fırınımıza patateslerimizi koyalım ve 15-20 dk kızarmaya bırakalım.
Fırından çıktıktan sonra biraz soğumasını bekleyelim ve isterseniz yanına yoğurt koyarak servis edebilirsiniz.


AFİYET OLSUN !





10 Temmuz 2014 Perşembe

Ahşap Boyamada Antik Eskitme Tekniği Nasıl Uygulanır?

Antik Eskitme

Ahşap boyamada antik eskitme tekniğini uygulamak için eskitme sıvısına ihtiyaç vardır. Biraz su ve fırçayla uygulamamızı yapacağız.
Eskitme tekniğini uygularken girintili çıkıntılı objeler tercih etmek daha doğrudur.Çünkü antik eskitme açıklı koyulu daha doğal eskimiş bir görüntü verir. Düz zeminde kullandığımızda aynı yağlı boya eskitme gibi bir görünümü olacaktır ama girintili çıkıntılı yerlerde birazdan göreceğiniz gibi daha hoş bir görüntü sağlayacaktır.
Böyle girintili çıkıntılı yerlere uygulayacaksanız eğer su ile karıştırmalıyız suyu azar azar ekleyelim. Pütürlü olamaması için karıştırarak homojen bir yapı elde edeceğiz. Karıştırdıktan sonra sentetik bir fırçayla elde etmiş olduğumuz antik eskitme medyumunu uygulamaya başlayabiliriz. Burada dikkat etmemiz gereken nokta geniş yüzey seklinde uygulama yapmamız doğru olmaz, ufak ufak yüzeyler şeklinde uygulayacağız. Uyguladıktan sonra pamukla silmeliyiz. Girintili yerlerde daha yoğun bir şekilde görüneceği için daha antik bir görünüm elde edeceğiz.


Antik eskitme çok çabuk kurur ancak bu girintili çıkıntılı yerlerde birikmeler olduğu için biraz daha kurumasını beklemeliyiz. Daha sonra tepsimizin içini dekupaj tekniğiyle süsleyerek kullanıma hazır hale getirebiliriz.

7 Temmuz 2014 Pazartesi

Arı Yetiştiriciliğinde Damızlık Ana Arı Kolonilerinin Oluşturulması




 Ana arı mucizevi bir canlıdır ve kendi kolonisinin lokomotifidir.
Her gün kendi ağırlığının 20 katı kadar yumurta üretmekte olan ana arı ne kadar güçlü olursa kovanın bal verimi de o kadar yüksek olur. Bu nedenle arıcılar kendi ana arılarını üretmeyi öncelikli işlerinden biri haline getirmelidirler.

   Neden Damızlık Saf Ana Arı ?
 Kafkas arısı dünyanın en verimli arı ırkıdır ve genetik saflığını tamamen koruduğu yer Artvin Borçka'ya bağlı Camiili'dir , halk arasındaki söyleyişine göre Macahel Vadisidir.

Damızlık saf Kafkas ana arılar ve çiftleştirme kutuları elde edinilerek arılığınızda üreteceğiniz yüksek verimli melez ana arılarla;
  •  Ana arıları ölen kolonilerinizin sönmesini engelleyebilir,
  •  Yaşlı ana arıları gençleriyle değiştirebilir,
  •  Tüm kolonilerinizi Kafkas ırkına dönüştürebilir,
  •  Kış aylarında arılarınızın ölmesini önleyebilir,
  •  Melez ana arılar yetiştirebilirsiniz.

  Böylece arılığınızın verimini iki üç kat artırıp daha karlı arıcılık yapabilirsiniz. Bunun için ilk yapılacak iş damızlık kolilerinin oluşturulmasıdır.
Yüksek verimli saf Kafkas ana arılardan bir kaç tane temin edilir. Saf Kafkas ana arılar Tema Vakfı desteğiyle sadece Macahel Arıcılık A.Ş tarafından Artvin Borçka Camiili İzole alanında üretilmektedir. İzole alanları dışında saf üretim mümkün değildir.

  Yılda 50 adet çiftleşmiş melez ana arı yetiştirmek için üç-dört adet saf Kafkas arı yeterlidir. Bunlar arılıktaki normal kolonilere verilerek damızlık koloniler elde edilir.
Damızlık koloni elde etmek için ; Önce güçlü bir koloninin ana arısı alınır ardından Macahel A.Ş'den temin edilen damızlık ana arı kafesinin kek bölümü açılarak kovana yerleştirilir. Bir kaç gün sonra taşıma kafesindeki kek biter bu süre içerisinde koloni yeni ana arısına alışır ve damızlık ana arı koloniye hakim olur.


  Çekirdek Koloni Oluşturma
 Edineceğiniz iki bölmeli veya tek bölmeli inci ana arı çiftleştirme kutularının, modüler dört çerçevesi normal ve lanstrot çerçeveye takılır veya kutu çerçeveleri büyük çerçeveye tel zımbayla zımbalanır.
Bu çerçeve nektar gelişinin yeterli olduğu bir zamanda damızlık koloninin yavru çerçevelerinin ortalı yerine yerleştirilir. Bu uygulama sahil kesimlerinde 15-30 Mart'da , İçanadolu'da 1-15 Nisan'da yapılabilir.

Bu uygulama süresince erken ilkbaharda ve nektar gelişinin zayıf olduğu zamanlarda damızlık koloni mutlaka yeterince kek ve şurupla beslenir.

Damızlık koloniye verilen modüler çiftleştirme kutusunun çerçevelerinin temel peteklerinin işlenmesi ve ana arının bu çerçevelere yumurtlaması sağlanır. Bu süre erken ilkbaharda 15-20 gün sürebilir. Çevreden nektarın geldiği mevsimde daha kısa sürer.

Küçük çerçevelere ana arı tarafından bırakılan yumurtaların çoğu pupa haline geldiğinde çerçeveler çiftleştirme kutusuna nakledilmeye hazırdır. Damızlık koloniden ayrılmadan önce çerçeve sallanır ve yaşlı arıların düşerek kolonide kalması sağlanır. Çerçeve üzerinden kalan arıların çoğunluğunun genç olması önemlidir zira yaşlı arılar hem yeni bir ana arı üretecek arı sütünü salgılayamazlar hemde mum yapamazlar.

Daha önce büyük çerçeveye takılan modüler çerçeveler çıkarılarak çiftleştirme kutusunun her bölümüne iki adet yerleştirilir. Bu arada damızlık koloniden alınan genç arılarla çekirdek koloni güçlendirilir.
Çiftleştirme kutusuna koyulan arıların damızlık koloniye geri dönmemesi için uçuş deliği kapatılır, havalandırma takozu açılır. Arılığın sessiz ve fazla ışık almayan yerine yerleştirilir. Üç-dört gün sonra arılıktaki yerine koyulur. Havalandırma takozu kapatılır ve uçuş deliği açılır.
Çiftleştirme kutusunda 13-15 gün sonra çekirdek koloninin yaptığı ana arı gözünden ana arı doğar.
Çiftleştirme kutusunda doğan ana arı 5-10 gün sonra arılığın erkek arılarıyla çiftleştirilir. Bundan 5-7 gün arasında yumurtlamaya başlar.
Ana arı kanatlarından dikkatlice tutularak o yılın rengine boyanır.
Çiftleşen genç ana arıların işçi gözlerine bıraktığı lavralar kapandıkan sonra bu ana arılar ihtiyaç olan kolonilere güvenli olarak verilebilir.

Buraya kadar anlattığımız yöntem yaygın olarak kullanıldı ve başarılı olundu Tema Vakfı'nın Artvin'de ve Ardahan'da yürüttüğü Organik Bal Üretim Projesi kapsamında 150'nin üstünde arıcıya iki ile beş arasında damızlık ana arı ve beş ile on adet arasında çiftleştirme kutusu dağıtılarak kendi ana arılarını üretilmesi sağlandı.

Diğer işletmelerde kışın arı ölümleri  %50 oranında olurken temanın projesi kapsamında kendi ana arılarını üreten firmalarda bu oran %5'e kadar düştü. Daha da önemlisi bu firmalarda bal üretimi %50 oranında arttı.

4 Temmuz 2014 Cuma

En Ucuz Ve En Kolay Lezzetli Yaş Pasta Tarifi Burada !






Merhaba !

  Bugün sizlere en kolay yaş pasta tarifini yazacağım. İlk önce pastamız için gereken malzemeleri yazalım.


Hazır mısınız ?  :)




Gerekli Malzemeler 
  • Bir adet hazır pasta keki
  • 1 su bardağı su 
  • 3 çorba kaşığı toz şeker

     Kreması İçin ;  
  •        1,5 su bardağı süt 
  •        1 yumurta sarısı
  •        4 çorba kaşığı un 
  •        3 çorba kaşığı toz şeker
  •        1 adet muz
  •        1 paket vanilya
    Üzeri için gereken malzemeler ;
  •       Önceden hazırlamış olduğumuz bir kase krem şanti
  •       Bir kase nar
  •       Dilimlenmiş kivi
  •       Çilek
  •       Muz

Evet malzemeleri de verdiğimize göre artık bu lezzetli ve görüntüsüyle iştah açıcı pastamızın yapılışına geçebiliriz.

Yapılışı
   İlk önce pasta kekimizin bir parçasını servis tabağımızın üzerine alalım ve su ile şekeri karıştırarak her  tarafına değecek şekilde kekin üzerine sürelim.
   Kreması için ocağı yakmadan bir tencereye sütü, yumurtanın sarısı, toz şekeri ve unu ekliyoruz ve iyice  karıştırıyoruz artık tencerenin altını yakabiliriz. Koyulaşıp kaynayana kadar ısıtıyoruz.
   Aldığımız muzu püre haline getirdikten sonra muz ve vanilyayı tencerenin içerisine koyup iyice karıştırıyoruz.  İyice karıştırdıktan sonra kremayı kekin üzerine döküp eşit bir şekilde yayıyoruz. Daha sonra pasta  kekimizin üst katıyla kremanın üzerini iyice kapatıyoruz.
   Önceden hazırlamış olduğumuz krem şantiyi pasta kekimizin üstüne ve yanlarında boş yer kalmayacak  şekilde sürerek kaplıyoruz.
    Pastamızı kapladıktan sonra artık süslemesine geçebiliriz. Dilimlediğimiz kivilerle pastamızın etrafını  kaplayalım. Narları ve küp şeklinde kestiğimiz kivileri üzerine serpiyoruz.
   Sizde tercihinize göre çilekle veya muzlu kenarlarnı süsleyebilirsiniz. Bundan sonrası tamamen sizin zevkine  kalmış.   :)

             Artık pastamızı tamamladık buzdolabına koyalım ve soğuduktan sonra servis edelim.



Bir sonra ki tarifte görüşmek üzere
AFİYET OLSUN.

3 Temmuz 2014 Perşembe

Mevsime Göre Bahçe Bakımı Nasıl Yapılır?


      İlkbahar Mevsiminde Bahçe Bakımı Nasıl Olmalıdır?  





İlkbahar aylarında aslında bahar bakımı adını altında yer alan yine sonbahar ve ilkbahar gibi mevsim geçişlerinde yapılan bakım türü gübreleme, yaprak çalılarımızın ve küçük bitkilerimizin budanması yaz meyvelerimizin dikilmesi ve çim alanlarımızın yenilenmesi veya ara dikimlerin yapılması şeklinde yine sonbahar bakımına benzeyen bir türde mevsim değişikliklerini temsil eden bir bakım olmalıdır.

İlkbahar bakımında sonbahar bakımından farklı olarak kışa hazırlık gerekmediği için ; 

  •    Sonbaharda kapladığımız veya koruma altına aldığımız bitkilerin örtülerinin çıkarılması gerekir.
  •    Gübre çeşidimizin de değiştirilmesi ve özellikle çalılar için daha çok çicek açtıran gübre tercih edilmelidir çünkü ilkbahar çiçeklenmesi bitkilerin %60 - %70' ine yakın olacaktır.
  •     Demir intiva eden gübrelerin özellikle bitkilerin dibinde kullanılması , çapalamanın etkin bir şekilde yapılması ilkbahar bakımlarının ana temasını oluşturmaktadır.


Nakış İşlemenin Geçmişi Hititlerden Osmanlı'ya Kadar Dayanıyor, Biliyor Muydunuz ?


İnsanoğlunun var olduğu zamandan günümüze kadar uygarlıklar, el sanatları ile iç içe yaşamıştırlar. Olaya genel anlamda bakılırsa insanlar; yiyecek, barınma, avlanma, giyecek, süslenme, eğlence gibi ihtiyaçlarını el sanatlarından ve onun ürünlerinden yararlanarak karşılamışlardır. 
İşleme sanatı da diğer el sanatları gibi insanların günlük ihtiyacı karşılığı, giyecek ve kullanılacak eşyaları bezemek arzusu ile doğmuştur. İnsanoğlunun iki parçayı birbirine ekleme, düz bir dikişi bile dekoratif hale getirme düşüncesiyle ile gelişmiş bir sanatdır.

Hitit uygarlığında Milattan Önce 2000 yılında kadın elbiseleri ile üstüne giyilen Tünikaların yani tören elbisesinin ve şeffaf baş örtüsünün işlemeli olduğu; altın,gümüş gibi metallerin süslemelerinde  kullanıldığına dair belgeler bulunmuştur. Anadolu da Hititlerden sonra Frigyalılar M.Ö. 1000-700 yılları arasında dokumacıkta, maden işlemede ve dantel örmede çok ilerledikleri anlaşılmaktadır. Gordion P.tümülüsünde ve Ankara Frig Mekropolü'nde bulunan üzeri metal,cam veya fayans boncuklarla işlenmiş kumaş paraları boncuk işinin yapıldığını ortaya koymaktadır. Ayrıca Ankara Frig Mekropolünde bulunan, Milattan Önce 8. yüzyılın sonlarına doğru tarihlenen bazı kumaş parçalarına iplik çekilerek yapılmış antikalar ve ajur çeşitlemeleri uygulandığı görülür

Tarihin yazı ile birlikte başlamış olmasına rağmen, işlemenin ne zaman ve nerede ortaya çıktığını söylemek kesinlikle mümkün değildir. Ancak Anadolu da yapılan kazılarda bulunan iğneler, neolitik çağdan beri Anadolu da iğne ile yapılan işlerin varlığını ortaya koymaktadır.Tarihi çok eskilere dayanan işleme sanatının mitolojide ve efsanelerde de sözü geçmektedir. İlyada efsanesin de “Odeyeseus” kılık değiştirerek Lykomede’nin evine gider ve bohçasında ki işlemeleri gösterir.” Mitoloji de ise;Hz. Musa'nın kutsal sandığın örtüsünün işlemeli olmasını istediği için Nuh Peygamberin kızı Noema’nın gergefi bulduğundan bahsedilir.


XIII. yüzyılın sonunda XX. yüzyılın başına kadar varlığını sürdüren Osmanlı'dan Anadolu’nun kuzeybatısında ki küçük bir uç beyliğinden, Anadolu’nun tamamını, Güneydoğu Avrupa’yı ve Arap dünyasını içine alan bir dünya İmparatorluğu durumuna geldiği bilinmektedir.

Fetihlerle başlayan yayılma çeşitli uygarlıklarla siyasi, ticari ve kültürel ilişkilerin kurulması ile gelişen Türk el sanatlarından özellikle işlemecilik; Balkanlar, Macaristan, Orta Avrupa ve Kuzey Afrika da etkili olduğu görülmektedir.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde işleme sanatını en parlak olduğu devir XVI. ve XVIII. yüzyıllar arası olduğu günümüze kadar bozulmadan gelen örneklerden anlaşılmaktadır.
Osmanlılar döneminde nakış işleme sanatı sayılamayacak kadar çok kullanım alanı bulduğu görülmektedir. Bunun başlıca nedeni Saray’da ve Türk evlerinde ki yaşam tarzından doğmaktadır. İşlemelerin; ev eşyalarında, kıyafetlerde ve kıyafetleri tamamlayan parçalarda sıkça kullanıldığı dikkati çekmektedir.
Muazzam bir imparatorluktan Cumhuriyet’e geçiş süreci içinde Anadolu birçok değişikliklere şahit olmuş; harpler,milli krizler atlatmıştır. Bu olaylar karşısında nakış işleme sanatının da olumsuz olarak etkilendiği açık bir şekilde görülmektedir.
Özellikle 1830 yılında zincir işi yapan makine ve 1851 yılında Isaac M. Singer’in geliştirdiği dikiş makinesini sağladığı kolaylık , el işlemciliğini etkileyerek gittikçe azalmasına neden olmuştur. 

Günümüzde ise işlemeler elde,makinede ve bilgisayar destekli makinelerde üretilmektedir.
   Makine işlemeleri; 1790 yılında ucu çengelli makine iğnesinin geliştirilmesi, 
  1830 yılında da zincir işi yapan makinenin yapılması,
  1851 yılında geliştirilen dikiş makineleri ve XX. yy'da Japonya’da geliştirilen zigzag makineleri ile kısa sürede kolay ve çok işleme yapma olanakları sağlanmıştır. 

El işlemelerinin birçoğu makinede de işlenebilmekte ayrıca makine de işlemeye özgü tekniklerde geliştirilmektedir.

1 Temmuz 2014 Salı

Ahşap Boyamada Transfer Tekniğinin İncelikleri Nelerdir?


Ahşap Boyama Nedir?
Ahşap boyama eski ahşap eşyaları veya henüz işlem görmemiş ham malzemeyi çeşitli malzemeler kullanarak isteğe,zevke uygun ,kullanılır hale getirme işlemidir.Tepsi,vazo,masa,çerçeve ,dolap,vs..
Malzemeleri genel olarak zımpara,çeşitli fırçalar,boyalar,vernik,süsleme için objeler gibi..
Teknikleri çatlatma, one-stroke,de-coupoge,transfer,porselen ,varak gibi çeşitli teknikler uygulanır.

Transfer Tekniği Nasıl Yapılır ? 
Transfer yapılacak resmin mutlaka renkli fotokopi olması gerekir. Resmin renkli yüzeyine transfer tutkslını sürersiniz ve ters çevirip objenizi yapıştırırsınız ve iyice sıvazlarsınız.
En az 2-3 saat bekler daha sonra da arkada ki beyaz gördüğünüz yeri kese yaparmış gibi bir sünger yardımıyla soyarsınız bu oldukça zor ve uzun yol alan bir iştir.
Şimdi artık kolay transfer dediğimiz bir metot var. Bunda hazır transferlerimiz var üzerilerinde bulunan zarı kaldırıyoruz tersten yapıştırıyoruz. Ve elinizle bastırarak iyice yapışmasını sağlıyorsunuz. Daha sonra arkada gördüğünüz beyazlığı su ve süngerle ıslatarak çıkarılabilir hale getiriyorsunuz burada en önemli husus objeye iyice yapışmış olmasını sağlamaktır ve her tarafını mutlak ıslatmalısınız. Bir-iki dk beklemelisiniz ve yapıştırdığınız kağıdın bir köşesinden elinizle tırnağınızla hafif bir şeklide kaldırmanız ve yavaşça üstteki beyazlığı kaldırdığınızda görüntü buraya çıkmış olacak.


*Ahşaba transfer edilmiş bir gül deseni